TEPAV Direktörü Coşkun Cangöz: Kamu borç stoku risk barındırıyor

TEPAV Direktörü Dr. Coşkun Cangöz: Türkiye’nin Kamu Borçları Potansiyel Riskler Taşıyor

TEPAV Mali ve Para Politikası Çalışmaları Merkezi Direktörü Dr. Coşkun Cangöz, dünya genelinde olumlu görünen Türkiye’nin kamu borç göstergelerinin potansiyel önemli riskler taşıdığını ifade etti. Cangöz, iç borç stokunun 2025 projeksiyonunu değerlendirirken, döviz kuru artışının enflasyonun altında kalması durumunda borç stokunun milli gelire oranının olumlu etkilenebileceğini ancak bu durumun gerçek durumu yansıtmadığını belirtti.

Ekonomim’de yer alan habere göre, Coşkun Cangöz, bu riskleri döviz cinsinden borçların yüksekliği, değişken faizli borçlanmanın muhtemel faiz yükselişinde ek yük getirmesi gibi unsurlar olarak sıraladı. Ayrıca, şu anda yüksek faizlerle yapılan borçlanmanın geri ödemelerinin başlamasıyla ortaya çıkan ana paradan daha fazla faiz ödeme durumunun devam etmesi gibi riskleri de vurguladı.

Mevcut durumda, bu risklerin yönetilebilmesinin enflasyondaki düşüş ve kurdaki istikrarlı seyre bağlı olduğunu hatırlatan Cangöz, kamu maliyesi açısından programın ve enflasyonun 2025 için kritik bir yıl olacağını vurguladı.

“Riskler Rehavete Neden Olmadan Ele Alınmalı”

Cangöz, yılın 9 trilyon 255 milyar TL borç stoku ile sona erdiğini belirterek, bu miktarın tahmini GSYH’nin yüzde 21-22’si civarında olduğunu söyledi. Bu oranın düşük olmasına rağmen, 2021’de 2.7 trilyon TL olan stokun bu seviyelere ulaşmasının dikkatle değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Coşkun Cangöz, Türkiye açısından yönetilmesi gereken bir süreci işaret eden borç kompozisyonundaki değişikliklerden kaynaklanan risklere de değinerek, “Borcun büyük bir kısmı döviz cinsinden -ki Türkiye’de durum böyle-; borcun yüzde 56-57’si döviz cinsindendir. Bu oran biraz gerilemiş olabilir ancak hala yüksek. Borç stokunun yarısı döviz olduğundan stok artmamaktadır. Dövizdeki artış enflasyonun altında kaldığı sürece borç stoku milli gelire göre azalıyormuş gibi görünüyor. Ancak aslında bu gerçeği yansıtmamaktadır. Küçük bir kur dalgalanması durumunda durum bozulabilir. Türkiye bu durumu geçmişte tecrübe etti. Şu an az gibi görünen borç stoku aniden artabilir. GSYH’ye oranla düşük görünmesine rağmen rehavete kapılmamamızı sağlayacak kadar riskler taşıyan bir yapıya sahiptir” ifadelerini kullandı.

Programın Başarısıyla Tespit Edilebilir

Her iki durumun da programın uygulanması ve başarısıyla doğrudan bağlantılı olduğunu vurgulayan Coşkun Cangöz, “2025 kritik bir yıl olacak. Enflasyon düşecek, kamu maliyesi destek sağlayacak, bütçe açığı yüzde 3’e inecek. Hükümetin anlattığı ve yurt dışındaki hikaye de bu. Ancak yıl sonunda yüzde yirmileri aşmasa da yüzde 30’un altında bir enflasyon göreceğiz. Bu ciddi bir indirim demek olacak. Ayrıca doğrudan enflasyona bağlı olan senetler de var. Payları biraz azalmış olsa da hala yüzde 6-6.5 civarında. Hazinenin veya genel olarak devlet borcunun durumu programın seyrine çok bağlıdır” şeklinde konuştu.


“Marmara Denizi’ni Kurtarmak için 1 Milyar Dolar Gerekiyor” – Prof. Dr. Bayram Öztürk Anlatıyor

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir