Zafer Partisi’nden CHP Kurultay davası açıklaması: Ana muhalefet partilerinden biri olarak bir anti-demokratik müdahaleyle karşı karşıya

Zafer Partisi Sözcüsü Azmi Karamahmutoğlu, Ankara 42’inci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen CHP’nin 38’inci Olağan ve 21’inci Olağanüstü kurultaylarının iptali istemine ilişkin dava hakkında değerlendirmelerde bulunarak, “Cumhuriyet Halk Partisi, ana muhalefet partilerinden biri olarak bir anti-demokratik müdahaleyle karşı karşıya. 1946 seçimlerinde zamanın iktidarınca uygulanan ‘Açık oy gizli sayım’ skandalına benzer, o skandaldan sonra Türk demokrasi tarihinde ülkemizde yaşanan en büyük skandala, yargı bir kaldıraç olarak kullanılma suretiyle imza atılıyor” dedi.

CHP MYK’dan “erteleme” kararı sonrası açıklama: Bu davaları açanlar üyemiz değil; karşımızda iktidarın aparatları var

Kurultay davası ertelendi, gözler CHP Genel Merkezi’nde; MYK sonrası açıklama bekleniyor

Zafer Partisi Sözcüsü Azmi Karmahmutoğlu, partisinin genel merkezinde gündeme ilişkin basın toplantısı düzenledi. Karamahmutoğlu, Ankara 42’nci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen CHP’nin 38’inci Olağan ve 21’inci Olağanüstü kurultaylarının iptal edilmesine ilişkin davanın 24 Ekim’e ertelenmesine ilişkin değerlendrmelerde bulunarak iktidara tepki gösterdi. Karamahmutoğlu şunları kaydetti:

“Bugün 15 Eylül, Türk demokrasi yaşamının ağır bir sınavdan geçeceği bir gün olarak bekleniyordu. Fakat süre almak istedi müdahalede bulunan taraf, Türkiye’mizde açlıkla baskı altına alınan, fakirleştirilen halkımızın sofrasından çalınan ekmeğinden sonra, şimdi de en temel vatandaşlık hakları ve demokratik hakları elinden alınmak, çalınmak isteniyor. Bunlar tehdit altında. Türkiye bir demokrasi mücadelesiyle karşı karşıya ve Zafer Partisi verilen demokrasi mücadelesinde, Türk demokrasisinin kökleşmesi ve güçlenmesi için her türlü çabanın içinde bugüne değin olduğu gibi, bundan sonra da olacaktır.

“CHP anti-demokratik müdahaleyle karşı karşıya”

Cumhuriyet Halk Partisi, ana muhalefet partilerinden biri olarak bir anti-demokratik müdahaleyle karşı karşıya. 2023 yılının 4-5 Kasım günlerinde yapmış olduğu, 38. Büyük Kurultayının mahkeme kararıyla iptalinin görüşüldüğü bugünkü davada ara karar verilerek, duruşma bir buçuk ay sonraya, 24 Ekim 2025 tarihine ertelendi. Bu günlerde 1946 seçimlerinde zamanın iktidarınca uygulanan ‘Açık oy gizli sayım’ skandalına benzer, o skandaldan sonra Türk demokrasi tarihinde ülkemizde yaşanan en büyük skandala, yargı bir kaldıraç olarak kullanılma suretiyle imza atılıyor.

“Siyasal müdahale olduğu apaçık meydandadır”

Ana Muhalefet Partisinin tamamen bu işle görevli olan Yüksek Seçim Kurulu’nun denetimi altında yapılmış ve hukuken sonuç doğurmuş olan kongresi, bu konuda hukuken görevsiz başka bir mahkeme tarafından, bütün sonuçlarıyla birlikte yok hükmünde mutlak butlan olarak sayılmaya çalışılıyor. İleride mutlaka demokrasi tarihimizde ayıplı günlerden biri olarak anılacak olan bugün, sürecin içerisindeki bütün aktörleriyle birlikte ve AKP’nin kurumsal kimliğiyle birlikte, bu ayıplı anılmaktan kurtulamayacaktır. AKP hükümetinin karşısındaki partilerden biri olan Cumhuriyet Halk Partisi’nde yaşatılanlar, yargısal iş ve işlemler gibi gösterilse de özünde siyasal sonuçlar doğuran bir siyasal müdahale olduğu apaçık meydandadır. Muhalefetin yargı marifetiyle sindirilmeye çalışıldığı günlerden sonra, bugünlerde AKP-Bahçeli iktidarının karşısında olan muhalefet partilerinin, yine yargı marifetiyle şekillendirilmesine tanık oluyoruz. Sindirilmesinden sonra muhalefet şimdi de şekillendiriliyor. Cumhuriyet Halk Partisi seçmeninin tercihini mahkeme kararıyla yok sayan, CHP delegelerinin iradesinin gaspı anlamına gelebilecek bu yargı kararları, elimizde demokrasi adına kala kala sadece seçme hakkımız kalmışken, şimdi bu seçme hakkımızın bile kullandırılmayacağı bir döneme girmiş bulunuyoruz.”

“Güvenlik güçleri, siyasilerin onların önüne sermiş olduğu gaflet tuzağına düşmemelidir”

Karamahmutoğlu, iktidarın “Terörsüz Türkiye” olarak tanımladığı sürece ilişkin olarak şunları kaydetti:

“Birinci yılına yaklaşmakta olan PKK terör örgütüyle yürütülen pazarlığın, içerisindeyiz ve sonuçlarına ilişkin vaat edildiği gibi, umutvar emareler görülmediği gibi, kuşkucu yaklaşanların şüphelerini haklı çıkartacak vahim işaretler alınıyor. Söyleyegeldiğimiz gibi sonuçlar ortaya çıkıyor. Bölücü Kürtçü terörün, Suriye’deki gibi, yine aynı şekilde Türkiye’de de başka bir isim altında, terör saldırılarını sürdürebileceği olasılığını göz ardı etmemeliyiz. Bu olasılığı göz ardı etmek, gaflete düşmek demektir. Bugüne değin PKK terörü konusunda gayet uyanık, dikkatli ve tetikte davranan güvenlik güçleri, bundan sonra da bu uyanıklığını devam ettirmeli, siyasilerin onların önüne sermiş olduğu gaflet tuzağına düşmemelidir.” (ANKA) 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir